“İstanbul güzellikleriyle bizi büyüledi”

24 Haziran 2007 Pazar günü İstanbul Velifendi Hipodromu’nda 81’nci Gazi Koşusu için İstanbul’a gelen Arjantin Jokey Kulübü başkanı Bruno Quintana ve eşi Mariel Llorens CARAS Dergisine verdikleri röportajlarında İstanbul ve Gazi Koşusu’ndan övgüyle bahsetti.  

Quintana çiftinin dergiye verdiği röportajın tercümesi şöyle;

MARIEL VE BRUNO QUINTANA
İSTANBUL GÜZELLİKLERİYLE BİZİ BÜYÜLEDİ

Roma’nın ve Hıristiyanlığın bırakmış olduğu hatıralarla doğunun şatafatını harmanlayan görkemli mimarisiyle çevrili “Binbir Gece Masalları”ndan fırlamış hissi veren sokaklarda yürümek, eşsiz bir deneyimdi. Arjantin Jokey Kulübü başkanı Bruno Quintana ve eşi Mariel Llorens bu masalı yaşamak üzere Avrupa tatillerine bir mola vererek, İstanbul’a vardılar. Türkiye Jokey Kulübü’nün düzenlemiş olduğu Gazi Derbisi’ne katılmak üzere özel olarak davet edilen çift, Çırağan Palace Kempinski İstanbul’da kaldı. Burada geçmişin bolluğu ve günümüzün konforu ile bu toprakları tanıdılar.

Eşsiz duygular tecrübe ediyoruz. Muhteşem bir şey yaşıyoruz. Eşsiz bir at yarışı etkinliğine davet edildik. Mariel ile birlikte tarif edemeyeceğimiz duygular yaşıyoruz. Bir hafta süresince Sultan Abdülaziz’in emriyle inşa edilmiş olan mükellef sarayda, Çırağan’da kaldık. Boğaziçi suları (Asya ile Avrupa’yı ve şehri ikiye bölen) üzerindeki otelin balkonlarında aralarında seçkin davetlilerin ve Avrupalı diplomatların da bulunduğu 150 kadar davetli ile gün batımında bir araya toplandık. Istakoz ve Dom Perignon gibi seçkin lezzetler tattık.” sözleri ile Quintana ziyaretini anlattı.   

İstanbul Hipodromu’nda gerçekleşen klasik at yarışının yanı sıra evli çift çok özel bir turistik gezi yaptı. Evli çift Türkiye’nin başkentinde sarayları, kiliseleri, üç farklı kültüre ait eserleri bir hafta boyunca gezdi.  

İstanbul Hipodromu’nda Türkiye Jokey Kulübü’nün düzenlediği Gazi Derbisi’ne çift de davetliydi. Bu geleneksel etkinlikte Avrupa diplomatik kesimden ve jet sosyeteden isimler de bulunuyordu.  

“Eşsiz bir deneyimdi. Mimari ve doğal güzelliklerin de ötesinde beni asıl etkileyen, çeşitli ırkların kontrastıydı. Kadınlar batılılaşmış, gelişmiş ve çok iyi giyiniyorlar. Aya Sofya bazilikasını, sarayları, Roma, Bizans, Hıristiyan kültürlerinden karmalar içeren yapıları ve elbette içerisinde yedi bin dükkân barındıran Kapalı Çarşı’yı ziyaret etmek büyüleyiciydi. Burası avazı çıktığı kadar ve her dilde bağırarak mallarını satmaya çalışan satıcılarla dolu. İstanbul çok pahalı bir şehir ve alışveriş merkezlerinde de en iyi markalar yer alıyor. Kumaşlar, halılar, kilimler ve altın beni çok etkiledi.” sözleriyle Mariel kadınca bakış açısını aktardı.  

İnsanlar ve mekanlar sayesinde benzersiz duygular yaşadık. Her şey sihirli ve muazzamdı.

Elbette Mariel Llorens ve Bruno Quintano İstanbul’un gecesini de yaşadılar. İşadamı, uzak diyarlardan dönüşünü Boğaz üzerinde, Reina adında özel bir kulübe gittik. Mekan inanılmaz; bizlere şampanya ve havyar ikram ettiler, otele araba yerine deniz üzerinden tekne ile döndük. Benzersiz bir deneyimdi. İstanbul güzellikleriyle bizleri büyüledi.” sözleriyle anlatarak bitirdi.